Ne demişler geç olsun ama güç olmasın. Kitabın ününü, adını ve ne kadar iyi olduğunu biliyordum. Hakkında çok fazla yazı okumuş, her gittiğim kitapçıda da karşıma çıkmıştı. Ama ne yazık ki elim bir türlü gidip almamıştım. Sanırım bu tarz kitaplardan kaçıyorum biraz. Üzücü ve dram dolu filmler olsun kitaplar olsun artık ben bunları pek kaldıramıyorum. Her neyse sonunda erkek arkadaşımın ısrarları sonucu okumaya karar verdim ve kitabı elimden henüz bıraktım. Gözyaşlarım bile daha kurumadı.... Yıllardır kaçtım ama sonunda yakalandım ama iyi ki okumuşum. Kitapta günümüzde kaybedilmiş çoğu duyguyu görmek mümkün. Arkadaşlık, dostluk, kardeşlik.... Eğer siz de henüz okumadıysanız bir an önce okuyun derim.
Kitabın Konusu:
Öncelikle kitap, Kabil'in Vezir Ekber Han bölgesinde yaşayan ve Peştun olan Emir adlı bir çocuk tarafından anlatılıyor. Emir'in babası çok zengin bir iş adamıdır, annesi Emir'i doğururken ölmüştür. Babasının Emir'e karşı tavrı ise biraz sert ve kabadır. Yanlarında ise Hazara mensubundan olan Ali ve Emir'in süt kardeşi Hasan çalışmaktadır. Emir ile Hasan yakın arkadaştırlar. Emir, Hasan'a Şahname okur, onunla oyunlar oynar, Hasan Emir'i diğer çocuklardan korur ama Emir, Hasan'a karşı o kadar iyi hareketler sergilemez.
Sovyetler İşgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip ABD'ye göçerler. Emir, evlenir ve bir süre sonra babası ölür. Bir gün babasının eski bir dostundan mektup alır ve tekrar Afganistan'a dönmeye karar verir.
Afganistan'a gittiğinde ise bazı gerçekleri öğrenir. Bu gerçekler ise onu bir kez daha geçmişiyle yüzleştirir.
Kitap, ihanetin ve sadakatin bedellerini, babaların oğullarıyla ilişkilerini ve babaların çocuklar üzerindeki etkilerini göstermektedir. Sevgi, yalan, dostluk ve fedakarlıklarla dolu bir hikaye... Savaşın etkileri, güzelim toprakların yok edilişi, gaddarlıklar, ırkçılık ve insanlara yapılan zulümleri gözler önüne sermiş bir hikaye...
Altı Çizilenler:
"Senin için bin tane olsa yakalarım"
"Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler..."
"Masasının üzerindeki bir levhada şöyle yazıyordu: YAŞAM BİR TRENDİR, ATLA."
"...ama geçmiş için söylenenler yanlış. Ben onun nasıl gömüleceğini öğrendim. Her ne kadar geçmiş pençeleriyle kendine bir çıkış yolu açmayı becerse de.Yeniden iyi biri olmak mümkün."
"Herşey bir yana hayat bir Hint filmi değil. Afganların en sık yinelediği deyiştir: Zendagi migzara. Hayat devam ediyor.Başlangıcı, sonu, kemyah, nahkami, bunalımları, sevinçleri önemsemeksizin, ağır, tozlu bir kervan gibi ilerliyor."
"Çocuklar boyama kitabı değildir.Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın..."
"Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok."
"İlkokul birinci sınıf kitabımı bile okuyamayan Hasan, beni rahat rahat okuyordu."
"Bu ülkede sineklerin bile acelesi var."
- Kitaptan uyarlanan, Marc Forster'ın yönettiği 2007 ABD yapımı bir film mevcuttur.
Halit Hüseyni (Khaled Hosseini) (Farsça:خالد حسینی) hakkında:
Her roman, yazarının izlerini taşır diye düşünüyorum. Halit Hüseyni'nin hayatını öğrendikten sonra da bu düşüncemin bir kez daha ne kadar doğru olduğunun farkına vardım. Kitap içindeki olayların, yer ve zamanın en güzel şekilde betimlenmesinin sebebi yazarımızın onları gerçekten yaşamış ve yazarken de tekrardan anılarına geri dönüş yapmasıymış.
Tacik asıllı romancı ve aynı zamanda doktor olan Halit Hüseyni şu anda ABD vatandaşıdır. İlk romanı 2003 yılında yayınlanmış olan Uçurtma Avcısı'dır. Bu roman ile pek çok ülkede çok satanlar listesine girmeyi başarmıştır.
Hüseyni, 4 Mart 1965 yılında Kabil'de doğmuştur ve Alevidir. Babası Afganistan Dış İşleri Bakanlığı'nda çalışmıştır. 1976 yılında Afganistan'daki komünist baskıdan kaçmak için babası Paris'te iş bulmuş ve ailecek Paris'e taşınmışlardır. 1980 yılında ise ABD'den sığınma hakkı kazanmış ve San Jose, Kaliforniya'ya yerleşmişlerdir.
Uçurtma Avcısı'nda da yazar, bu göç sırasında yaşanılanları detaylarıyla ve zorluklarıyla anlatmıştır.
Santa Clara üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun olduktan sonra Kaliforniya Üniversitesi Tıp bölümüne girmiştir. 1993 yılında cerrah olmuştur. Doktorluk mesleğine Uçurtma Avcısı'nı yazdıktan bir buçuk yıl sonra veda etmiştir.
Şu anda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nde iyi niyet elçisi olarak çalışmaktadır. İranlı eşi Roya ve iki çocuğuyla birlikte halen Kuzey Kaliforniya'da yaşamaktadır.
KEYİFLİ OKUMALAR....♥