"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.
Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"
Uzuun bir süre çok satanlar listesinden inmeyen, birçok blog turuna konu olmuş ve birçok blogger tarafından da incelenmiş olan Şebnem Burcuoğlu'na ait "Kocan Kadar Konuş" kitabı sinemaya uyarlandı arkadaşlar. Adından çokça söz ettiren bu kitabı okumayanlardan biriyim. Nedendir bilinmez ama bu tarz kitapları pek okumayı tercih eden birisi değilim. Bu nedenle de filme uyarlandığında ve fragmanlarda gördüğüm kadarıyla eğlenceli bir şeye benzediği için izlemeye gittim. İyi ki de gitmişim :)
Kendi yorumuma geçmeden önce filmin konusundan bahsedelim;
Konu aslında biziz, yani Türk kadınları :) 30 yaşına gelmiş Efsun, hala bekardır ve aradığı aşkı bir türlü bulamamıştır. Kıskanmaz, trip atmaz, makyaj yapmaz, numaralarla uğraşmaz; yani bir erkeği diğer kızların yaptığı gibi parmağında oynatmayı bilemez. Onun için dürüstlük ve olduğun gibi olmak her şeyden önemlidir. Fakat İzmirli ailesi deyim yerindeyse başının etini yemektedirler. 20 yaşındaki kuzeninin de evleneceğini duyunca artık evlenmeye karar verir. Teyzesi, anneannesi, annesi ve kuzenleri nasıl davranması, nasıl giyinmesi gerektiğini ona öğretmeye başlarlar. Ve lise aşkı Sinan ile karşılaşması da işin tuzu biberi olur. Sinan'ı nikah masasına oturtma süreci böylece başlar.
Benim film hakkındaki düşüncelerime gelirsek ki Ezgi Mola son zamanlarda gördüğüm en başarılı komedi oyuncusu. Hem güzel, hem yetenekli, hem zeki bir kadın olduğunu düşünüyorum. Bu filmde de harika bir oyunculuk sergilemiş. Bana kalırsa filmin kadrosu gerçekten çok güzel, sadece Sinan rolünde Murat Yıldırım olmasa mıydı acaba diye düşünmedim değil. Sanki yakışmamışlar gibi gibi...
Türk komedilerinde gördüğüm ve ön yargı ile yaklaştığım bir durum var. Benim şahsi düşüncem şu ki bu zamana kadar yapılmış Recep İvedik gibi filmlerde komedi sanki sadece küfürle ve argoyla yapılırmış gibi bir durum söz konusuydu. Bu nedenle bir Türk komedi filmine giderken hep kafamda şu soru vardır "Çok mu küfür vardır acaba?". Beni gerçekten rahatsız ediyor, gülmüyorum, tiksiniyorum. Ama bu film öyle güzeldi ki çok orijinal espriler, çok marjinal karakterler ve çok kaliteli bir oyunculuk vardı.
Spoiler vermek istemiyorum ama "Adile Naşit mi o?" sahnesine gülerken karnıma ağrılar girdi :) Sanırım filmin en sevdiğim kısmı oydu. "Aşkı En İyi Anlatan Yazar" ile hayali arkadaşlığı ve babasının devamlı börek yapması falan harikaydı.
Filmde eleştireceğim tek şey şu ki bazı yerler bana çok fazla geldi. Mesela Efsun'un gördüğü rüyalar, çok abartılmış, görüntü kalitesi açısından başarısız olunmuş ve olmasaydı da olurdu dedirten sahnelerdi. Bir de ne yalan söyleyeyim Efsun'un devamlı izleyiciye dönüp konuşması da bir yerden sonra bayıyor ve keşke bu kadar kesit kesit durup konuşmasa dedirtiyor.
Ama olsuunn, ben bu filmi çoook sevdim. Ailecek gidip izlenilecek ve bol bol kahkaha atılacak bir film. Ülke olarak, toplum olarak sinir küpü halimizi bir nebze yumuşatabilir en azından. Alın çoluğunuzu çocuğunuzu, kankinizi, annenizi ve koşun gidin izlemeye diyorum ve sizi seviyorum. İyi seyirler..
Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"
Uzuun bir süre çok satanlar listesinden inmeyen, birçok blog turuna konu olmuş ve birçok blogger tarafından da incelenmiş olan Şebnem Burcuoğlu'na ait "Kocan Kadar Konuş" kitabı sinemaya uyarlandı arkadaşlar. Adından çokça söz ettiren bu kitabı okumayanlardan biriyim. Nedendir bilinmez ama bu tarz kitapları pek okumayı tercih eden birisi değilim. Bu nedenle de filme uyarlandığında ve fragmanlarda gördüğüm kadarıyla eğlenceli bir şeye benzediği için izlemeye gittim. İyi ki de gitmişim :)
Kendi yorumuma geçmeden önce filmin konusundan bahsedelim;
Konu aslında biziz, yani Türk kadınları :) 30 yaşına gelmiş Efsun, hala bekardır ve aradığı aşkı bir türlü bulamamıştır. Kıskanmaz, trip atmaz, makyaj yapmaz, numaralarla uğraşmaz; yani bir erkeği diğer kızların yaptığı gibi parmağında oynatmayı bilemez. Onun için dürüstlük ve olduğun gibi olmak her şeyden önemlidir. Fakat İzmirli ailesi deyim yerindeyse başının etini yemektedirler. 20 yaşındaki kuzeninin de evleneceğini duyunca artık evlenmeye karar verir. Teyzesi, anneannesi, annesi ve kuzenleri nasıl davranması, nasıl giyinmesi gerektiğini ona öğretmeye başlarlar. Ve lise aşkı Sinan ile karşılaşması da işin tuzu biberi olur. Sinan'ı nikah masasına oturtma süreci böylece başlar.
Benim film hakkındaki düşüncelerime gelirsek ki Ezgi Mola son zamanlarda gördüğüm en başarılı komedi oyuncusu. Hem güzel, hem yetenekli, hem zeki bir kadın olduğunu düşünüyorum. Bu filmde de harika bir oyunculuk sergilemiş. Bana kalırsa filmin kadrosu gerçekten çok güzel, sadece Sinan rolünde Murat Yıldırım olmasa mıydı acaba diye düşünmedim değil. Sanki yakışmamışlar gibi gibi...
Türk komedilerinde gördüğüm ve ön yargı ile yaklaştığım bir durum var. Benim şahsi düşüncem şu ki bu zamana kadar yapılmış Recep İvedik gibi filmlerde komedi sanki sadece küfürle ve argoyla yapılırmış gibi bir durum söz konusuydu. Bu nedenle bir Türk komedi filmine giderken hep kafamda şu soru vardır "Çok mu küfür vardır acaba?". Beni gerçekten rahatsız ediyor, gülmüyorum, tiksiniyorum. Ama bu film öyle güzeldi ki çok orijinal espriler, çok marjinal karakterler ve çok kaliteli bir oyunculuk vardı.
Spoiler vermek istemiyorum ama "Adile Naşit mi o?" sahnesine gülerken karnıma ağrılar girdi :) Sanırım filmin en sevdiğim kısmı oydu. "Aşkı En İyi Anlatan Yazar" ile hayali arkadaşlığı ve babasının devamlı börek yapması falan harikaydı.
Filmde eleştireceğim tek şey şu ki bazı yerler bana çok fazla geldi. Mesela Efsun'un gördüğü rüyalar, çok abartılmış, görüntü kalitesi açısından başarısız olunmuş ve olmasaydı da olurdu dedirten sahnelerdi. Bir de ne yalan söyleyeyim Efsun'un devamlı izleyiciye dönüp konuşması da bir yerden sonra bayıyor ve keşke bu kadar kesit kesit durup konuşmasa dedirtiyor.
Ama olsuunn, ben bu filmi çoook sevdim. Ailecek gidip izlenilecek ve bol bol kahkaha atılacak bir film. Ülke olarak, toplum olarak sinir küpü halimizi bir nebze yumuşatabilir en azından. Alın çoluğunuzu çocuğunuzu, kankinizi, annenizi ve koşun gidin izlemeye diyorum ve sizi seviyorum. İyi seyirler..
Ben de kitabı okumadan izledim. Açıkçası cok beğenmedim belki de senin değindiğin noktalar yüzünden. Ama ikili olarak gerçekten sevmedim. Bi uyumsuzdular sanki :)
YanıtlaSilKitabı okuyan biri olarak Sinan karakterini daha yakışıklı biri oynamalıydı diyorum.
YanıtlaSilHadi ya :/ ben okumadığım için birşey söyleyemiyorum ama bana da fazla yakışıklı gelmişti :)
SilDaha yakışıklı derken? :D
SilMerhaba :) Güzel bir yazı olmuş ben de gitmeyi planlıyordum.Seni takip ettim bana da beklerim
YanıtlaSil:http://ataleofbeauty.blogspot.com.tr/
Bende katılıyorum ikilinin uyumu cuk olmamış, eğretiydi. Eh işte gibi bir filmdi bana göre... Blogunuzu Blog keşif Etkinliklerinden gördüm, bende beklerim, tanışmış oluruz ;)
YanıtlaSil