31 Ekim 2014 Cuma

Yaşasın "Halloween"


Bal kapakları oyulsun, makyajlar yapılsın, partiler düzenlensin hadi bakalım.
"HAPPY HALLOWEEN" :)



İçinizdeki cadıyı hiç öldürmeyin, biz böyle tatlıyız canlar :)


Devamını oku »

30 Ekim 2014 Perşembe

Yardım edin bloggercanlar !


Bir süredir üstümde bir ağırlık bir kıpırdayamama hali hakim. Yatağa yatınca soldan sağa sağdan sola yuvarlanıyorum. Hasta mıyım değil miyim bilmiyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Emekliler gibi sabah 7 de hiçbir işim olmamasına rağmen uyanıyorum. Böyle sıkıntılı günler geçiriyorum anlayacağınız ve en kötüsü de kitap okuyamıyorum. Elimin altında bir kaç kitap var okumak istediğim ama nedense elim gitmiyor. Şu ünlü "Endgame" kitabı elimde sürünüp gidiyor. Kitabın ucunda 500.000$ var o bile beni heyecanlandırmıyor. Bu yüzden şimdi size ihtiyacım var. O blogtan bu bloga gezinip yapılan bütün kitap incelemelerine bakıyorum ama yine de beni heyecanlandıran bir kitap bulamıyorum. 

Sonuç olarak canlarım ciğerlerim bana beni kendime getirecek kitaplar lazım. Bana bu konuda yardımcı olup önerilerde bulunursanız beni çok mutlu edersiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. 

xoxo.

Devamını oku »

28 Ekim 2014 Salı

Film Molası / İncir Reçeli 2


“Yolu uzun süre aşka düşmemiş bir adama denk gelirse yüreğiniz çalkalayın, zira dibine çökmüş olabilir seven yanları.”


17 Ekim'de vizyona giren yönetmenliğini Aytaç Ağırlar'ın yaptığı ve baş rollerini Halil Sezai Paracıkoğlu ile Şafak Pekdemir'in oynadığı "İncir Reçeli 2" filmini sonunda izleyebildim. Uzun zamandır büyük bir merakla beklediğim bu film aslında biraz riskliydi. Çünkü eminim seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok olacaktır. Ama unutmayalım ki hiçbir şey ilk sefer de aldığımız tadı tekrar veremez. Fragman insanın içini parçalar nitelikte olmasına rağmen film hiç öyle çıkmadı. Çoğu yerde gülüp mutlu olduğum filmde sadece sonlara doğru gözlerim doldu. "İncir Reçeli" gibi çok ağlak bir film olmamış, iyi ki de olmamış. 

Oyunculuk tabi ki harikaydı. Şafak Pekdemir ile ilk defa karşılaşmama rağmen çok sevdim kendisini. Ayrıca o çekimler ah o çekimler, galata kulesinin karşısında şarap içtikleri sahne.... Aman Allahım nasıl harikaydı. Müzikler hakkında ise takdir edersiniz ki söylenecek pek bir şey yok. Halil Sezai dışında da birçok şarkıya yer verilmiş. Hele o "Müslüm Gürses" şarkısı....



Devamını oku »

27 Ekim 2014 Pazartesi

Aşk ve Yazar Mimi ♥

Sevgili "Deve Tuşu"na beni bu etkinliğe mimlediği için çok teşekkür ediyorum. Son zamanlarda yapılmış mimler arasında en kaliteli ve güzel olanlardan biri diye düşünüyorum.

O yüzden büyük bir mutlulukla yazar miminden başlıyorum :)


Yazar ne demek?
Yazar, hayatını hayalleriyle harmanlayıp kalemine katan kişidir.

Herkes yazar olabilir mi?
Herkes yazar, ama yazar olamaz. 
Devamını oku »

Kitap/Yazar İsimlerinin Baş Harflerinden Blog/Blogger İsmi


Sevgili "Kitap Kokusu"nun beni de taglediği bu etkinlikte bu sefer kendi ismimizi ya da blog adımızı kitapların ya da yazarların isimlerinin baş harfleriyle yazıyoruz. "Part of The Book" yazmak istedim aslında ama "O" harfinde büyük bir problem yaşadım :)) Bu yüzden bende kendi ismimi (Ecem) yapmaya karar verdim.

Ayrıca bende sevgili "Pilli Kütüphane" ve "Pamuk Sekeer: Günlük" bloglarını tagliyorum :) 
Kolay gelsin canlar işiniz zor :)




Devamını oku »

Karın Acıktıran Mim ♥



Selaaaamlarrrr...
Bir süredir sayfamla ilgilenemedim. Malum bir yandan okul devam ediyor. Yapmam gereken bir sürü ödevim,sunumlarım ve okumam gereken yığınla kitabım olduğu için buralardan uzak kaldım. Edebiyatı sevmeseydim ne halde olurdum hiç bilmiyorum :) Neyse bu zaman zarfında da bir sürü yorum ve mim birikti. Bugünümü de biriken mimlerimi yapmaya adadım :) 

İlk yazıma ise "Pasaklı Kontes"imden gelen yemek mimi ile başlamak istedim. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca hala bu tatlı kızı takip etmiyorsanız da hemen bir sayfasına uğrayın derim... Evett ben okurken biraz acıktım. Bakalım yaparken neler yaşayacağım :) 

Devamını oku »

20 Ekim 2014 Pazartesi

Dart Ödülü...

 Sevgili "Tozlu Kitaplık" blogumu "Dart Ödülü (Premio Dardos)"ne layık görmüş. Kendisine çok ama çok teşekkür ediyorum, beni çok mutlu etti. 

Devamını oku »

Dizi Molası / American Horror Story: Freak Show



Öncelikler herkese kocaman merhabalar.. Bu sefer kendime ve sizlere yine bir dizi molası vermek istedim. Yıllardır izlediğim "American Horror Story" en sevdiğim dizilerden birisidir. Her sezon farklı bir konuyu aynı oyuncularla işlemesi ikinci sezonda tuhafıma gitmişti ama sonra bundan keyif almaya başladım gerçekten. Özellikle hala izlemediyseniz ve 4 sezon olmuş benim vaktim yok baştan izlemeye diyorsanız işte bu dizi tam size göre. Hangi sezon başlarsanız başlayın gerçekten hiç fark etmez, konular tamamen ayrı çünkü. 


İlk olarak şunu söylemek istiyorum ki "American Horror Story" sezonları arasında benim favorim "Coven" sezonuydu, yani 3. sezondu. Cadılık mı hiç bana göre değil saçma sapan işler diye düşünen çoğu kişiye bile izletip sevmelerini sağladım. Bu zamana kadar gelmiş geçmiş en iyi cadı ve büyücülük dizisiydi kesinlikle. Bittiğinde koca bir boşluğa düşmüştüm ve gerçekten devam etmesini istiyordum. Neyse ki dizinin yapımcısı Ryan Murphy bazı şeyleri tadında bırakmayı sevenlerden. Bir bakıma böylesi de daha güzel aslında. 



Şimdi gelelim bu yılın sezonu "Freak Show"a.. Çok zekice düşünülmüş bir konu ve çok etkileyici bir şekilde hazırlanmış görsellikler ile karşımıza çıktı. İlk bölümü izlemiş olmama rağmen benden tam puan aldı. 60 dakika süren bu dizi beklentileri karşılayacak kadar iyi hazırlanmış. Bu sefer konumuz 1952 yılında Florida'da kurulmuş bir ucubeler sirkinde başlıyor. Oyunculuk ise her zamanki gibi muhteşem. Üstelik kadroya dünyanın en küçük kadını olan Jyoti Amge'de katılmış durumda. 


Devamını oku »

16 Ekim 2014 Perşembe

Kitap İncelemesi / Sana İhtiyacım Var-Judith McNaught


"gülüşün karanlığı aydınlatabilir. Güldüğünde sanki bir müzik yayılıyor. Bence saçların gün ışında parıldayan ipek gibi." Sana İhtiyacım Var, s.79

Herkese merhabalar... Ne zamandır okuduğum, okumak için çabaladığım bir kitap ile karşınızdayım. Hep hakkında güzel yorumlar okuduğum ve bu sebeple merak ettiğim Judith McNaught ve "Sana İhtiyacım Var" adlı romanı hiçte merak ettiğim gibi olmadı. Judith McNaught sevenleri çok olduğu için çok fazla kötü yorum yapmayacağım :) Linç edilmek istemiyorum :) Zaten bana kalırsa yazarın tarihi aşk romanları günümüz aşk romanlarından muhtemelen çok iyidir. Keşke ilk olarak o tarz kitaplarından başlasaymışım. Neyse yaptık bir hata... Kitabı yarıda bırakmak hiç istemedim. Haksızlık yapmayayım belki bir şeyler beni heyecanlandırır dedim ama ne yazık ki umduğum gibi olmadı. Kitabın başından sonunu tahmin edebilmenin yanında çok sıradan bir aşk hikayesi olduğunu düşünüyorum. 

Sayesinde elimde de bir sürü okunmayı bekleyen kitap birikti çünkü devamlı alışveriş yapmaktan geri kalmadım. Neyse sonunda inat ettim ve kitabı bitirdim. Ama ben her zaman diyorum benim tarzım değil aşk romanları diye. O yüzden bu tür hakkında kafama göre eleştiriler de yapmak istemiyorum. Ama belki bir zamanlama hatasıdır benim için diyerek Judith McNaught ile yollarımı ayırmayı düşünmüyorum. Aksine ilk fırsatta tarihi aşk romanları serilerine başlamak istiyorum. İnat ettim, seni seveceğim McNaught :))) Şimdi biraz da kitabın konusundan bahsedelim:




Devamını oku »

10 Ekim 2014 Cuma

Etkinlik / Biraz müzik biraz ben...

"Bazen bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın, 
susarsın ve o şarkı senin söylemek istediğin her şeyi söyler."



Merhabalar.. Bugün tatlı bir mim ile karşınızdayım. Sevgili "Soslu Badem" mime katılmak isteyen herkesi mimlemiş. Benim de çok hoşuma gitti, hemen yapmak istedim.

1) Müzik denildiğinde aklınıza gelen ilk kelime

- Huzur, huzur ve huzur. Öyle ki ben mutlu olduğumda da mutsuz olduğumda da müzik dinlerim. Bana huzur veren yegane şeydir.

2) Hiç müzikten bıktığınız oldu mu? Veya dinlemeye ara verdiğiniz?

- Müzik böyle bir şey değil ki! Müzikten bıkılır mı Allah aşkına. Pilav mı bu da her gün yiyip bıkacağım. Bu soru olmamış :)

3) Hayatınız boyunca hayranı olduğunuz bir ses sanatçısı oldu mu? Posterlerini odanıza astığınız fan dediğimiz türden yani?

- Hmm... Şöyle ki zaman zaman çok sevdiğim sanatçılar oldu tabi ki ama bu kimlik karmaşası yaşarken dinlediğim müzik türlerinin değişmesiyle de bağlantılıydı. Ama hayatımda biri var ki utanarak söylesem de "Mustafa Sandal"dır. :) Bütün çocukluğum boyunca onunla evleneceğim günün hayalini kurdum, hala daha bütün şarkılarını ezbere bilirim. :) 

4) Kitap okurken müzik dinler misiniz?

- Aşırı derecede dikkat dağınıklığına sahip birisi olduğum için kitap okurken sakız bile çiğneyemem. Hele müzik dinler ve başka şeyler düşünmeye başlarsam farkında olmadan 20 sayfa okur sonra tekrar başa dönmek zorunda kalırım. Amma ve lakin okurken müzik dinleyen insanları çok kıskanırım, keşke bende dinleyebilseydim :(
5) Çok klasik ama yine de sormak istiyorum. Sizin türünüz hangisi?

- Trip hop der giderim arkadaş :)

6) Asla dinlemem dediğiniz bir tarz var mı?

- Black Metal... Hiç dayanamıyorum.

7) Size bir şarkıcı olsanız kim olmak isterdiniz desem?

- Sia olmak isterdim ya çok seviyorum nedense o kadını :)

8) İmkanınız olsa ülkemizde müzikle ilgili neyi veya neleri değiştirmek isterdiniz?

- Ülkede değiştirilecek o kadar çok şey var ki ne yazık ki... Ama öncelikle ortalarda müzikten anlıyorum diye geçinen tipleri sürgüne gönderir, geride kalanlarla da yeni tarzlarda şarkılar yapmaya çalışırdım.

9) "Bu şarkı benim!" dediğiniz bir şarkı var mı?

- Çok var ama yıllardır "Lykke Li-Tonight" en sevdiğimdir.

10) TV lerde bol bol yayınlanan Talk Show programları hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle sunucusunun ses sanatçısı olduğu programlardan bahsediyorum.

- İzlemeyelim, izlettirmeyelim.

11) Kim şarkı söylemesin sorusuna vereceğiniz ilk isim kim olur?

- Ahahaha tabi ki BEN :) 



Bende sevgili "Kristal Kitap" , "Deve Tuşu" ve "Parmak Kız'dan masallar..." blog sahiplerini mimliyorum. 
Kolay gelsin canlar :)

Mim sahibi "Hüzün Sarısı"na da çok teşekkürler...
Devamını oku »

7 Ekim 2014 Salı

Altın yumurtlayan kitap "Endgame: Çağrı"



Evet evet doğru okuyorsunuz arkadaşlar bu kitap 500 bin dolar değerinde altın veriyor. Belki daha önce duymuş olanlarınız ve merakla bekleyenleriniz vardır ama kusuruma bakmayın ben her şeyi en son duyarım :)
Şimdi şöyle oluyor ki bu kitabın içinde bulmacalar varmış ve bunu çözen okuyucu bu altınları kazanıyormuş. 

Üstelik sinema, bilgisayar oyunu, sosyal ağlar, bir dizi hikaye ve sayısız interaktif uygulamayı kapsayan dünyada şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı kitap projesiymiş. Google, oyunu için çalışırken, 20th Century Fox da filmin çekimlerini üstlenecekmiş. Vay canına diyorum! 

Bu kitap 3 serilik bir kitap serisi olmakla beraber her çıkan kitapta ödül biraz daha katlanacakmış. ABD'li yazar James Frey'in kaleminden çıkan kitabın konusu da bir hayli ilginç. Kitabın hedef kitlesinde bizler varız arkadaşlar. Bu durumdan hoşlanmadım desem yalan olur. Neyse dizinin konusunu söylüyorum, dünyanın sonunu getirecek felaketlerin başlamasıyla yani kıyametin yaklaşmasıyla 12 kadim uygarlığın temsilcisi 12 özel genç dünyayı ve kendi ırklarını korumak için 3 tane anahtarı aramaya başlıyorlar.  

Kitap bir maç esnasında "Fenerbahçe Stadı"na düşen bir meteorla başlıyor ve bu kıyameti getirecek felaketlerin ilki oluyor. Doğdukları andan beri özel olarak bu görev için yetiştirilen 13-20 yaş arasındaki gençler 3 anahtarı bulmak için mücadeleye başlıyorlar. 

Bana nedense "Açlık Oyunları"nı çağrıştırdı. Gençler, özel yetenekler vs vs. Hem bilim kurgu tadında, hem macera dolu hem de insalarda merak uyandıracak bir kitap gibi duruyor.

Peki biz nasıl yapacağız bu işi derseniz de kitabın cümlelerinin arasında gizli ipuçları ve şifreler varmış. Bunları çözen okuyucular dünyanın bir yerinde saklı olan anahtarı bulup Las Vegas'ta bir otelin lobisinde bulunan ve içinde 500 bin dolar değerinde altın bulunan kasayı açabilecekmiş. 

38 ülkede aynı anda yayımlanan kitap bugün Türkiye'de de yayımlandı. 

Bende hemen satın aldım tabi internetten. Para falan değil tabi ki derdim. Allah aşkına kim bilir hangi tuhaf ülkededir anahtar benim ona verecek yol param olsa bu iş için mi uğraşırım :) Hadi çözdüm diyelim ben buradan kalkıp gidene kadar ya başkası alırsa anahtarı ya da hadi kalktım gittim orada benim gibi başkaları da olursa? Al başına belayı. Para uğruna insanlar neler yapıyor ya öldürülürsem oralarda elin ülkesinde. İşte bunlar hep Müge Anlı kafası dostlar :)

Bu kitap çok olay yaratacak ben size söyleyeyim arkadaşlar. 
Bakalım neler olacak? 







Devamını oku »

5 Ekim 2014 Pazar

Etkinlik / A'dan Z'ye Kitap Cenneti



Selamlar... Bazı blogger arkadaşlarımda gördüğüm ve hoşuma giden bir etkinlik yapıyorum bu sefer. Çok kolay gibi görünmesine rağmen o kadar zahmetli ki anlatamam. Etkinliğin amacı kitaplığındaki kitapları isimlerine göre A'dan Z'ye sıralamak. Dediğim gibi çok kolay ve keyifli görünmesine rağmen bir o kadar uğraştırıcı ama olsun bence değdi ve güzel oldu. Tabi eksiklerim dışında :) Sağolsun kedişim de beni yalnız bırakmadı ve etkinliğe sevgisini kattı :) 
Bu etkinlikte mimlemek yok, o yüzden kimseyi mimlemiyorum ama yapmak isteyen bütün bloggercanlarım bu etkinliği yapabilir ve yorum olarak sayfa linklerini benimle paylaşabilir.






Devamını oku »

Kitap İncelemesi / Yazgı-Julie Garwood


Kitap incelemelerine bir süredir blogta yer vermemiştim. Bugün ise bir "Julie Garwood" romanıyla buradayım. İtiraf etmem gerekirse benim kocaman aptal bir ön yargım vardı arkadaşlar. Neymiş efendim bir kitap bana bir şey katmıyorsa okumanın ne anlamı varmış. Yok vıcık vıcık aşk romanları hiç keyifli değilmiş falanlar filanlar. Bir balık burcu olarak entellik benim neyime! Yine bir indirim standında bakınırken elime bu kitap geldi. Aman ne kaybederim bir deneyeyim bakalım herkesin öve öve bitiremediği bu yazar nasılmış neymiş ne değilmiş dedim ve aldım. Vee kendimden utandım, bütün o saçma ön yargılarımın ne kadar yanlış olduğunu anladım hatta ilk sayfasından itibaren kitaba aşık oldum. Meğer ben aşk kitapları okumak için yaratılmışım azizim :) Şimdi de size kitabı öve öve bitiremeyeceğim hazır olun dostlar :)

Devamını oku »

Etkinlik / Book Challenge Tag



Herkese selamlar ve iyi bayramlar :)

Bu sefer bir tag yazısıyla karşınızdayım. Sevgili "Kristal Kitap" beni mimlemiş, kendisine çok teşekkür ediyorum. Kristal Kitap etkinliği biraz değiştirip mangalar üzerinden gitmiş, çokta tatlı olmuş amma velakin benim mangalara karşı merakım olmadığı için kitaplar üzerinden gitmeye karar verdim. 

Haydi başlayalım..


1- İlk Hayranlığım
(İpek Ongun-Bir Genç Kızın Gizli Defteri)



Kitap okumaya öncelikle ben İpek Ongun ile başladım. Kaç yaşında olduğumu gerçekten hatırlamıyorum ama ilkokul yıllarında olduğundan eminim. Yarım yamalak çocuk aklımla ne çok sevmiştim bu kitabı ben. Hatta aldığım günü bile çok net hatırlıyorum. Sabah ailemle kahvaltıya giderken bir genç sahilde korsan kitaplar satıyordu. Orada ilgimi çekmişti ve hemen lütfen alın diye annemlere yalvarmıştım Hatta bununla birlikte yine İpek Ongun'a ait olan "Yaş On Yedi"yi de almıştım. İşte o günden beri bıkmadan usanmadan kitap okuyorum. :)

Devamını oku »

3 Ekim 2014 Cuma

"Yağmurun Dünyası"ndan hediyem geldii....


Merhabalarrr bugün çok mutluyum çünkü hediyem geldiiii... Bu kadar hızlı elime geçeceğine gerçekten hiç ihtimal vermezdim. Çoo...k şaşırdım ve bir o kadar da mutlu oldum. Biliyorsunuz ki bir süre önce blogumda bir tablo çekilişi yazısı paylaşmıştım. Sevgili "Yağmurun Dünyası" blog sahibi Alev'den ayın 1'inde bu çekilişi kazandığıma dair bir mail aldım ve bugün tablom karşımda duruyor. Kendisine bu güzel hediye için çok teşekkür ederim. 
Tabloya tam anlamıyla BA-YIL-DIM... 
Aynı zamanda bu çekilişin sponsoru Atlantis Tablo'ya da çok teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ettiniz.
Sizi Seviyorum :)
Devamını oku »

1 Ekim 2014 Çarşamba

"Filmi Çıkmadan Okumam Lazım!" dediklerim...


Herkese selamlar...:) Eylül ayında biraz ağustos böceği gibi takıldım. Tembelliğin dibine dibine vurdum açıkçası. Ama Ekim ayında daha aktif ve bir karınca kadar çalışkan olacağıma söz veriyorum. Şu sıralar Julie Garwood ve Judith McNaught gibi yazarlarla kafayı bozdum. İzmir'in bu melankolik havalarında okunacak en güzel şey aşk romanları gerçekten. Ne demiş şair: 

"Nasıl iş bu 
her yanına çiçek yağmış 
erik ağacının 
ışık içinde yüzüyor 
neresinden baksan 
gözlerin kamaşır.
Oysa ben aksam olmuşum 
yapraklarım dökülüyor 
usul usul 
adım sonbahar."

Neysee bu yazımda yine bir gazete haberiyle karşınızdayım. Hürriyet Kelebek'te gezinirken "Filmi çıkmadan önce okumanız gereken 8 kitap" başlığı altında bir yazı okudum. Çok hoşuma gitti ve bu listeden yola çıkarak merak ettiklerimi ve okumayı planladıklarımı yazmaya karar verdim.


Amma Velakin bütün bloger dostlarımdan, takipçilerimden de bu konuda fikirler edinmek istiyorum. Sizlerin düşünceleri benim için çok önemli bu nedenle siz de kendi listenizi hazırlayabilir ve benimle paylaşırsanız beni çok mutlu edersiniz. Hepinizi çok seviyorum, iyi varsınız diyorum ve listemi yapmaya başlıyorum :)



1- KAYIP KIZ, GILLIAN FLYNN




3 Ekim'de ABD'de gösterime girecek olan filmin kitabını film Türkiye'ye gelmeden okumalıyım. Okumadan da filmi izlememeliyim! Gerçekten çok merak ettiğim ve bir türlü fırsat bulup satın alamadığım kitap tam benim sevdiğim türde yani GE-Rİ-LİM. Allahım hala okumadığıma inanamıyorum oysa ki hakkında bir sürü yazı okudum. Yine de aranızda okuyanlar varsa düşüncelerinizi lütfen benimle paylaşın.




Devamını oku »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...