29 Ekim 2016 Cumartesi

Deli Kadın Hikayeleri-Mine Söğüt

Bir keresinde gölgeme düşmüştüm.
Günler geceler boyu gölgemle sevişmiştim.
Korkma, demişti yılan gözlü falcı, kadın böyle bir şeydir.
Aşk diye diye kendini öldürür.
Defalarca ölmüştüm, her seferinde yeniden dirilmiştim.
O yüzden biraz çürük kokar nefesim.
İçimde aşkla terbiyelenmiş cesedim.




Mine Söğüt nasıl bir yazardır arkadaş.... Ben bu kadına bayılıyorum. Ben bu kadının sadece kitaplarına değil, kendisine de bayılıyorum. Düşünce yapısı, hayatı yaşayış biçimini kesinlikle kendimle özdeşleştiriyorum. Amma ve lakin herkesin sevip, bayıla bayıla okuyacağı kitapları yok ve böyle olması çok daha güzel. En azından edebiyattan anlayan insanlara hitap ediyor, trendi yakalamaya çalışmıyor ve dili çok güzel kullanıyor. Deli kadın hikayeleri ise yazarın gerçekten çok merak ettiğim ama kısa öykülerden oluştuğunu bildiğim için bir türlü elimin gitmediği kitabıydı. Sonunda bir kitap alışverişimde bu kitaba yer verdim ve hiç pişman değilim. Bu kadının diline, tarzına ve ironilerine bir kere daha aşık oldum diyebilirim. Kaldı ki bu sıralar kadınların toplumda yaşadığı sıkıntıları bolca düşünürken böyle bir kitabı okumuş olmam beni çok etkiledi. Her zaman derim biz kadınlar birbirimizden çok farklıyız ama bir o kadar da aynıyız diye. Her hikaye de kendimden bir parça buldum desem yalan olmaz. Önemli olan aynı şeyleri yaşamak değil burada bir anlaşalım. Önemli olan yaşanılan acıları anlayabilmek, ortak olabilmek ve bir nevi paylaşabilmek. 

"Deli" Kadın Hikayeleri..... Gerçekten aklını yitirmiş olmanın, deliliğin sularında yüzen kadınları yaftalayan bir topluma sahibiz. "Deli kadın". Her zaman şunu da söylerim bir kadını deli olduğu için eleştiren insanlara; acaba nasıl bir hikayesi var nereden biliyorsunuz? İşte bundan sonra bir de bu kitabı önericem insanlara. Okuyun anlarsınız diyeceğim...

Velhasıl kitaba tek kelimeyle bayıldım ben arkadaşlar. İlk defa Mine Söğüt okuyacaksanız tavsiye edebilirim. En azından tarzını bu kısa hikayelerde daha kolay anlayabilirsiniz. Her öykü birbirinden anlamlı ve güzeldi ama benim en çok sevdiğim "Beni öldürmek isteyen muhteşem hayat" adlı öyküydü.

Bahadır Baruter'e ait olan çizimler ise kitaba ayrı bir hava katmış ne yalan söyleyeyim çok etkilendim. 
Kısacası,
Anlatılmaz okunur, keyifli okumalar....



Devamını oku »

26 Ekim 2016 Çarşamba

Yeni yazı dizisi: Bilinmeyen Kadın



Merhaba ben bilinmeyen kadın,

Hayatım boyunca kendi doğrularımı birilerine anlatmaya çalıştım. Sonunda bunun bir aptallık olduğunu anlayıp vazgeçtim, bıraktım herkesi kendi haline. Sustuklarımı da burada yazmaya geldim. Hep aykırı bir çocuk, aykırı bir ergen ve şimdi de aykırı bir kadınım. Toplumun bize dayattığı şeylere hep karşı çıkanlardan oldum. Tek çocuk olmamdan ötürü mü bilmiyorum ama yalnızlığın içinde büyüdüm.  Hep tek başıma oyunlar oynardım, kimseyle anlaşamazdım. İnsanlara tahammül edemezdim. Ergenliğim daha acılı geçti aslında. Bir tık daha dozu kaçırttım. Yine tabi çok insan istemezdim etrafımda. Bu sebepten arkadaşlık ilişkilerim hep kısa sürerdi. Saçma sapan şeyler yapmaya bayılırdım. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda kafama taktığım ve üzüldüğüm şeylerin ne kadar anlamsız olduğunu görüyorum. Yirmili yaşların ortasında anladım biraz bunu aslında. İnsanları eleştirmeyi, benim hakkımda ne düşündüklerini önemsemeyi ve her şeyden önemlisi hayatımdaki insanların karakteristik özelliklerini değiştirmeyi bırakalı çok oluyor. Bir nevi hayata bakış açımı tamamıyla değiştirdim. Hala hayatımda çok fazla insan yok ama bu sefer daha farklı bir sebepten. Güvenememek, bir kez daha aynı şeylerle karşılaşmak korkusu, ön yargılar, geçmişten gelen korkular, pişman olmaktan korkmak ve bunun gibi bir sürü duygu karmaşası. 

Hepsini bir kenara bırakalım aslında işin en önemli noktası benim bir kadın olmam. Yıllarca okullarda bilinmeyen denklem diye gösterdikleri şeyin somutlaşmış hayat bulmuş hali bizleriz. Hepimizin kafası karmakarışık, duygular desen almış başını gidiyor. Hangi yaşta olursak olalım, hepimizin hikayeleri bambaşka olursa olsun biz aslında aynıyız. Evet bence bütün kadınlar aynıdır. Balkonundaki çiçekleri sulayan komşu teyze, lise öğrencisi Zeynep, kocasının ölümünün yasını 10 yıldır aynı acıyla tutan Münevver hanım yada bütün gün o toplantıdan bu toplantıya koşturan müdür yardımcısı Seda hanım…. Sen, ben, onlar…

Ta küçük yaşlarda başlar bir kız çocuğunun gelinlik hayalleri. O filmlerde gördüğü aşkı bir gün yaşayacak diye bekler durur. Karşısına biri çıkar mesela ama bu sefer de bu adam beni bir türlü anlamıyor diye yakınmaya başlar. Evet, anlamaz. Sen kendini ne kadar anlayabiliyorsun ki başka birisinin hele bu kişi bir erkekse seni anlamasını bekliyorsun. Bilinmeyen kadınlar kulübüne hoş geldin. Yalnız değilsin.  Hadi bunların derinine inelim, kendimizi sorgulayalım biraz da başkalarını suçlamak yerine, kendimizle yüzleşelim.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere….


-E-
Devamını oku »

19 Ekim 2016 Çarşamba

Son zamanların en iyi yabancı dizisi "Westworld"



Normalde insanların öve öve bitiremediği ve bir trend gibi herkesin konuştuğu dizileri, filmleri ve kitapları okumamak gibi tuhaf bir huyum var. Ne zaman insanların ağzından düşer ben o zaman izlerim veyahut okurum. Topluma karşı olan duruşumu da bu şekilde rahatça görebilirsiniz :) Peki son zamanlarda insanların deli gibi konuştuğu bu diziyle ilgili şimdi niye yazı yazıyorsun diye soracaksınız biliyorum. Haklısınız ve sakin olun. Evet bütün sosyal medya platformlarında bu diziyle ilgili yorumlar okuyoruz. Henüz öyle elle tutulur gözle görülür olumsuz bir eleştiri görmedim ne yalan söyleyeyim. Şöyle yan gözle bir bakayım dedim konusuna neymiş bu dizi. Baya farklı göründü ve şöyle bir yorum okudum altında ""Game of Thrones" ile yarışacak bir dizi". Yık Ecem tabularını ve başla hemen bu diziye dedim. 




Şöyle ki dizi baya durağan başlıyor. Konuyu okumuş olmama rağmen anlamakta zorlandığım dakikalar olmadı değil. Bolca diyaloglar var ve aynı sahneleri birkaç defa izlemek zorunda kalabiliyorsunuz tabi bu da konu gereği. Ama inanın hiç darlamıyor. Yeni bir dizi arayışındaydım ve gerçekten severek izledim. Önümüzdeki süreçte de sanırım vazgeçemediğim dizilerimden biri olacak gibi görünüyor. Eğer siz de benim gibi dizi arayışındaysanız, izleyecek dizi kalmadıysa Westworld'e bir şans verin derim. 




Şimdi konusundan biraz bahsedeyim, o kadar övdün övdün sadede gel diyorsunuz eminim :) 
Konu günümüz değil, baya gelecekten sesleniyor bize. Teknolojinin artık boyut üstüne boyut atlamış bir dönemi. Mekan 2 yerde geçiyor, birincisi zenginlerin gelip eğlence için takıldığı bir vahşi batı bölgesi, ikincisi ise zenginlere bu imkanı sağlayan bilim adamlarının bulunduğu bir tesis. Bu tesiste yapay zekalar üretilmekte, programlanmakta ve vahşi batıya gönderilmektedir. Zenginlere gelip değişik senaryolarda diledikleri gibi eğlenebildikleri, birilerini öldürebildikleri, fahişelerle takılabildikleri bir dünya sunuyorlar. Konu bilim kurgu aslında ama size hiç öyle bilim kurguların sıkıcı işleyişini hissettirmiyor. Ki ben bilim kurgudan nefret eden biriyimdir. 




Orjinal dilinden izlemek isteyenler için ise ABD yapımı olduğu için dili çok anlaşılır. Oyuncuların oyunculuklarıyla ilgili söylenecek hiçbir söz yok tabi. Hepsi efsaneler. Dizi daha çok ses getireceğe benziyor. Bence bir şans verin derim. 

İyi Seyirler :)



Devamını oku »

17 Ekim 2016 Pazartesi

Ya Aşksa (What if) ?



Asıl sorumuz şu ;

Bir kadın ve bir erkek gerçekten arkadaş olabilir mi?


Film çağımızın yeni trendi olan sadece arkadaşız konusunu işliyor. Daniel Radcliffe deyince çoğumuzun aklına tabi ki Harry Potter geliyor. O kadar özdeşleştirmişiz ki çocuğu Harry Potter olarak bütün film ne zaman Alahomora deyip kapıları açacak diye bekledim durdum. Yok yani ben Daniel'i hiçbir şekilde ciddiye alamıyorum. Alamadığım için de filmden ne yazık ki keyif alamadım.


Türkçe'ye "Ya Aşksa" olarak çevrilmiş olan filmde Wallace 5 yıllık ilişkisini bitirmiş hatta o kız için Tıp fakültesini bırakıp yalnızlık havuzunda kendini oradan oraya atan biraz depresif bir karakterdir. Chantry ile tanıştıktan sonra gözlerinde kıvılcımlar çaksa, midesinde kelebekler uçuşsa da kızın bir sevgilisi vardır. Üstelik sadece arkadaş olabileceğini söylemektedir. Tabi ki hiçbir şey böyle masum ve arkadaşça gitmeyecektir.

Eğer boş vaktiniz varsa ve kafa yormadan izleyeyim diyorsanız bu filmi tercih edebilirsiniz. Aslında konu olarak güzeldi ama Daniel benim için olayı bozdu :) Çok durağandı ama müzikleri ve animasyonları baya iyiydi. Sadece onlar için bile izlenebilir.

Peki asıl sorumuza gelelim tekrar; sizce bir kadın ve bir erkek sadece arkadaş olabilir mi?


Devamını oku »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...